Işıklar Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi

Uygulama Alanları​m​ız

Özel öğrenme güçlüğü olan bireylerin dili yazılı ya da sözlü anlamda ve kullanabilme için gerekli olan bilgi alma süreçlerinin birinden veya birkaçından sorun yaşarlar. Özel öğrenme güçlüğünün bireyi dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, dikkat yoğunlaştırma, matematik, akıl yürütme, motor ve organizasyon becerilerini olumsuz etkileyen yapısal bir sorun olması nedeniyle, bu güçlüğü olan bireylerin örgün eğitim programlarında zeka düzeyine ve yaşıtlarına oranla düşük başarı göstermektedirler. Bu durum bireyin eğitimini mesleğini, sosyal ilişkileri, günlük aktiviteleri ve benlik saygısını olumsuz uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle özel öğrenme güçlüğü olan bireylerin gelişimi özellikleri ve özür dereceleri dikkate alınarak bilgi işleme, analitik düşünme, okuma yazma ve matematikle ilgili temel becerilerinin geliştirilmesi amacı ile M.E.B. Bağlı faaliyet gösteren Kurumumuz da Özel Öğrenme güçlüğü destek eğitimi uygulanmaktadır.


İşitme Güçlüğü Olanların Eğitimi

Doğuştan olan ya da yaşamın ilk yıllarında başlayan işitme kayıpları bireyin konuşmayı anlama, ana dilini edinme ve bilişsel becerilerinin gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Günümüzde işitme kaybı tanısı birçok bireye küçük yaşlarda hatta doğumda konulabilmekte, işitme cihazları ile daha iyi işitmeleri sağlanabilmektedir. Bireyin özel eğitim, aile eğitimi ve destek eğitim ile konuşmayı algılaması ve konuşmayı öğrenmesi, bu yolla iletişim kurması, işitme kaybının derecesine ve sağlanan erken eğitim hizmetlerinin etkinliğine bağlı olarak çeşitli düzeylerde mümkün olabilmektedir. Kurumumuzda kullanılacak İşitme Engelliler Destek Eğitim Programı, bireyin hayat boyu kullanabileceği dinleme, konuşma, dil, iletişim, okuma yazma ve matematik becerilerini kazanmaları, bu becerileri kullanarak sosyal hayata etkin katılım sağlamaları amacıyla hazırlanmıştır.

Duyularımız sayesinde içinde yaşadığımız dünyayı algılar ona göre tepkiler oluştururuz. Duyularımız sayesinde deneyimlerimizi arttırır ve yapılan işte daha da uzmanlaşırız. Bu duyularımız görme, dokunma (deriden gelen), işitme, tatma, koklama, denge (iç kulaktan gelen) ve derin duyu (eklemler ve kaslarımızdan gelen) olup, bunların uyum içinde çalışması sonucu optimal tepkiler ortaya koyarız, çevremizi idrak ederiz. Ancak bu organizasyondaki herhangi bir uyumsuzluk duyusal bozukluk (organizasyon) sorunu olarak karşımıza çıkar. Bireyin fiziksel gelişiminden tutun, öz bakım, dil ve konuşma, bilişsel, sosyal, akademik pek çok gelişim basamağını etkileyebilir. Bu bozukluk farklı şekilde kendini gösterebilir. (Yazının devamı için "Hizmetlerimiz" bölümüne bakınız)

Sosyal etkileşim, karşısındakini anlama ve kendini ifade etme ihtiyacı yaşamın erken dönemlerinden itibaren ilişkilerimizi şekillendirir. Otizm bu ihtiyacı karşılamak için gerekli sözel ve sözel olmayan becerilerin gelişiminde gecikme ya da sapma ile karakterizedir. Bu duruma sıklıkla kısıtlı ilgi alanları ve tekrarlayıcı hareketler eşlik eder. Belirtiler tipik olarak yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkar. Her çocuğun sosyal etkileşim ve iletişim becerileri aynı hızda ve aynı düzeyde gelişmeyebilir. Bu süreçte çocuğun mizacı, zihinsel ve fiziksel gelişimi, çevreden gelen sosyal uyaranların yoğunluğu ve uygunluğu gibi birçok etken rol oynar. Bu etkileşim sonucunda kimi çocuklar yaşıtlarının çoğundan “farklı” ya da “tuhaf” olarak nitelenen ilişki tarzları ya da ilgi alanlarına sahip olabilirler.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu çocukluk çağının en önemli psikiyatrik sorunlarından biridir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği, istekleri kontrol edememe olarak sınıflandırılabilen üç temel belirti kümesinden oluşur. Öğrenme güçlüğü ise; bir kişinin zekasını normal ya da normalin üstünde olmasına rağmen beklenen akademik becerileri kazanamaması durumudur. Dinleme, konuşma, akıl yürütme, okuma-yazma ya da matematik becerilerinin kazanılmasında ve kullanılmasında kendini gösteren heterojen bir bozukluk olup, bilgi işlem süreçleri ve bilgiyi öğrenme yeteneği ile ilgili bir problemi yansıtır.

İletişim, özellikle sözel iletişim, insanlara özgü bir beceridir. İletişimin aksaması insan yaşamını zihinsel, sosyal ve kişisel açılardan etkileyebilir, yaşam kalitesinde olumsuzluklar yaratabilir. Sözel iletişimin aksamasına neden olan bozukluklara çözüm getirmeye çalışan bir bilim dalı olan dil ve konuşma bozukluklarının alanı, kekemelik, ses bozuklukları, yutma bozuklukları, sesletim (artikülasyon) bozuklukları gibi konuşma bozukluklarını ve dilin seslerini, anlamını, gramerini, kullanımını içeren dil bozukluklarını kapsar. Konuşma bozuklukları, konuşma sırasında ağızdan çıkan seslerin anlaşılmaz ya da yanlış olarak telaffuzu, konuşmayı sağlayan organların doğru hareket ettirilememesi ya da kontrol-koordinasyon bozukluğu sonucunda iletilmek istenen mesajın doğru olarak iletilememesidir. (Yazının devamı için "Hizmetlerimiz" bölümüne bakınız)

Anne karnında bebeğin gelişimi sırasında, doğum esnasında veya doğum sonrası dönemde meydana gelen problemlerden dolayı oluşan kalıcı hasarlar çocuklarda bedensel engellere neden olmaktadır. Çocuk alanında fizyoterapi ve rehabilitasyonda en sık serebral palsi, spina bifida, kas hastalıkları, motor gelişim geriliğine neden olan hastalıklar (down sendromu, williams sendromu, rett sendromu, prader wili sendromu, otizm, çeşitli kromozom anomalileri vb.), doğumsal brakial pleksus felci, SSPE (subakut sklerozan parensefalit) gibi hastalık tabloları karşımıza çıkmaktadır. Bedensel engelli bireylerin var olan kaba ve ince motor becerilerini artırmak, belirli bir düzeyde tutmak ve kullandığı tüm ortopedik araç ve gereçlerden en iyi şekilde yararlanmalarını sağlamak için eğitimin fizyoterapi yöntemi ile desteklenmesi gerekmektedir.